Hikaye Yazma Yarışması

Hikaye Yazma Yarışması

Dilimizin Zenginlikleri Projesi kapsamında hihaye yazma yarışması düzenlendi.

22.01.2024 65

Dilimizin Zenginlikleri Projesi kapsamında Ocak ayında düzenlenecek etkinlikler çerçevesinde "Dede Korkut Hikayelerinden Hareketle yeni bi hikaye yazma yarışması" okulumuzda düzenlenmiş olup; 4/C Sınıf öğrencimiz Azra ÖZBİLGİ'nin URAZ HAN İLE BANU AZRA’NIN MUTLU SONU adlı eser seçilerek İl Milli Eğitim Müdürlüğüne gönderilmiştir.

 

 

 

URAZ HAN İLE BANU AZRA’NIN MUTLU SONU

 

Bir varmış bir yokmuş. Allah’ın kulu çokmuş. Kimi aç, kimi tokmuş. Bu kulların içinde iyi yürekli fakat fakir mi fakir bir adam varmış. Bu adam ve eşi küçük mü küçük bir köyde yaşarmış. Adam karnını doyurduğu her güne şükür edermiş. Bu fakir adam mutlu imiş fakat hiç çocuğu yokmuş. Her gün Allah’a dua edermiş bakalım duası neymiş: “ Allah’ım bir oğlum olsun akıllı, güçlü ve zeki olsun” demiş. Köylüler bu adam ve eşine üzülmüşler. Güneş’in tepede olduğu bir gün köylülerden biri fakir adamın yanına giderek “Bak sana ne diyeceğim bizim ormanın aşağısında bir kulübede ihtiyar bir adam yaşıyormuş, kime ne dua ederse o oluyormuş sen de bir git konuş” demiş. Fakir adam gitmeye karar vermiş ve yola koyulmuş. İhtiyar adam şöyle söylemiş “Bir oğul istiyorsan sadaka ve zekât ver yardıma muhtaç olanlara yardım et o vakit Allah’ın izni ile bir oğlun olacak” demiş. Fakir adam bunun üzerine yaşlı adamın dediklerini yapmış. Bir gün eşi rahatsızlanmış ve bir hekime götürmüş. Hekim “Hanımın gebe ona iyi bak yakında bir evladın olacak.” demiş. Adam sevinçten ne yapacağını bilememiş. Ertesi gün sevincini paylaşmak için köylüye lokum dağıtmış. O gün bu gün derken oğlunun doğduğu gün gelmiş. Fakir adam oğluna isim vermesi için ihtiyarın yanına gitmek üzere yola koyulmuş. İhtiyarın yanına varmış ve ona “Allah senden razı olsun artık bir oğlum var ve onun ismini sen ver.” demiş. İhtiyar “Bu bebeğin ismi artık Uraz Han.“ demiş.

 

Günler, aylar, yıllar derken Uraz Han akıllı, zeki ve güçlü bir delikanlı olmuş. Her gün ormanda tanıştığı padişahın oğlu olan Oğuz Han ile ava çıkarmış. Uraz Han çok iyi ok kullanırmış ve namı her yerde duyulmuş. Bir gün ok atma yarışması düzenlenmiş ve kazanan padişahın kızı olan Banu Azra ile evlenecekmiş. Uraz Han yarışmaya katılmak üzere yola çıkmış. Bu durum Oğuz Hanın hiç hoşuna gitmemiş. Bu yüzden Uraz Han’ın yarışmaya katılmaması için onu zindana atmaya karar vermiş. Oğuz Han aklından planlar kurmaya başlamış. Uraz Han yola çıkmış ve yoldayken aklına babasının ona verdiği nasihat gelmiş “Ey oğul bir şeyi çok istiyorsan ümitli olacaksın.” dermiş. Kasabaya varıp ismini yarışmaya yazdırmış. Yarışmaya iki gün kala babası vefat etmiş. Oğuz Han bu durumdan yararlanıp Uraz Han’a” baban vefat etti bence bu yarışmaya katılma.” demiş. Uraz Han kararından vazgeçmeyecekmiş. Yarışma zamanı gelmiş ve bu yarışmaya Oğuz Han da katılacakmış ve Uraz Han’ın kendisinden daha iyi olduğunu biliyormuş. Bu yüzden onu bayıltıp bu yarışmaya katılmamasını sağlayacakmış. Uraz Han yolda iken Oğuz Han onun arkasından kafasına taş atarak. Uraz Han’ı bayıltmış. Oğuz Han onu sırtına alarak bir mahzene götürmüş ve onu orda kilitlemiş. Yarışmaya bir gün kalmıştı ve Uraz Han’dan hala kimse haber alamamış. Bir gün yaşlı bir adam ormanda çalı toplarken birinin şarkı söylediğini duymuş ve o tarafa doğru ilerlemiş. Bir mahzen görmüş ve içeriye doğru seslenmiş. ”Kimse var mı?” demiş. Uraz Han adamı duyunca hemen cevap vermiş “Kim o! Bana yardım edin, burada kilitli kaldım.” Yaşlı adam hemen elindeki balta ile kapıyı kırmış ve Uraz Han’ı kurtarmış. Uraz Han “Burası neresi?” demiş. Yaşlı adam “Burası kasabaya çok uzak eğer oraya gideceksen sana yolu göstereyim.” Uraz Han kabul etmiş ve beraber yola koyulmuşlar. Oğuz Han finallere kalmış ve final oyunu esnasında Uraz Han bağırmış “Heyy! Bu adam bir hain ve benim bu yarışmaya katılmamam için başıma taş ile vurup beni bayılttı.” demiş. Padişah “Ona bir şans verelim eğer dediği doğru ise yarışmaya katılsın.” Demiş ve Uraz Han ile Oğuz Han yarışacakmış. Oğuz Han bu durumdan hiç hoşlanmamış ve prensesi kaçırmaya karar vermiş ve prensesin odasına gizlice gidip onu bayıltarak kucağına almış ve sarayın arka kapısından kimseye görünmeden hızlıca çıkmış. Turnuva zamanı geldiğinde prenses ortada yoktu ve vezirler onu aramaya koyuldu. Uraz Han bu durumdan şüphelendi ve prensesi Oğuz Han’ın kaçırdığından emindi ve Oğuz Han’ın onu nereye götürdüğünü de biliyordu. Uraz Han okunu alıp Oğuz Han’ın sarayına doğru yola koyuldu. Oraya vardığında saraya gizlice arka kapından girdi ve prensesin sesini duydu. Aşağı mahzene doğru ilerledi ve prenses orada kilitliydi. Uraz Han oku ile veziri vurup cebinden mahzenin anahtarını almış. Uraz Han prensesi oradan çıkarıp kucağına almış. Banu Azra Uraz Han’dan etkilenmişti. Uraz Han, Banu Azra ile saraya vardıklarında herkes onları alkışlamaya başlamış. Padişah Uraz Han’ı tebrik edip kızının onunla evlenmesine karar vermiş. Uraz Han ile Banu Azra kırk gün kırk gece düğün yapmışlar. Birkaç ay sonra bir de kızları olmuş mutlu bir şekilde hayatlarına devam etmişler.

 

MUTLU SON.